Yönetmeliklere uygun inşa edilmiş bina, depreme dayanıklı oluyor

YTÜ İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kırçıl, depreme dayanıklı bina tasarımı ilkelerine ve yürürlükteki yönetmeliklere uygun inşa edilen yapıların depremde yıkılma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyledi.

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Serdar Kırçıl, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Depreme dayanıklı bina" olarak tanımladığı yapıların nasıl olması gerektiğini anlattı.

Depreme dayanıklı binanın aslında yürürlükteki deprem yönetmeliğinde tarif edilmiş kurallara göre tasarlanmış bina olduğunu belirten Kırçıl, "Bir tasarım depremimiz vardır. Bu belirli bir riski ifade eder. Bunu da '50 yılda aşılma olasılığı yüzde 10 olan deprem' diye tarif ederiz." dedi.

Bir konut ya da iş yerine ait binanın ekonomik ömrünü 50 yıl olarak varsaydıklarına, yönetmeliklerin de buna göre hazırlandığına dikkati çeken Kırçıl, şöyle konuştu:

"50 yıl içinde bizim projelendirmede esas aldığımız deprem yükünden daha büyük bir deprem yüküyle karşılaşma olasılığı yüzde 10'dur. Bir başka deyişle, yüzde 90 olasılıkla bizim dikkate aldığımız deprem yükünden daha küçük bir deprem yüküne maruz kalacaktır. Bu deprem etkisinde yönetmeliğin ifade ettiği, uygulanmasını zorunlu kıldığı, bütün kurallara uyularak tasarlanmış, projelendirilmiş, yerinde de bu projeye uygu olarak inşa edilmiş binaya 'depreme dayanıklı bina' diyoruz.""Orta şiddetteki depremleri onarılabilir düzeyde hasarla atlatması beklenir"

Doç. Dr. Kırçıl, hedeflenen bina performansının depremi hasarsız atlatmak olmadığının altını çizdi.

Yönetmeliklerin de zaten bunu tarif edeceğine değinen Kırçıl, şunları söyledi:

"Binanın sıklıkla karşılaşabileceği hafif şiddetteki depremleri binanın hasarsız ya da çok hafif, ihmal edilebilir bir hasarla atlatması beklenir. Orta şiddetteki depremleri onarılabilir düzeyde bir hasarla atlatması beklenir. Ekonomik ömrü boyunca bir defa karşılaşacağı veya karşılaşmayacağı o şiddetli depremi de depremden sonra kullanılamayacak derecede hasar görse bile yıkılmadan atlatması hedeflenir. O şiddetli deprem, bizim projelendirmede kullandığımız depremdir. Depremde bir bina bu tarif ettiğim performansa uygun bir performans göstermişse hasar seviyesi bu özetlediğim hasar seviyelerine uygunsa o bina depreme dayanıklı tasarlanmış demektir. Dolayısıyla bir binadan böyle şiddetli depremleri hiçbir şekilde hasar görmeden atlatması beklenmemektedir."

Kırçıl, depreme dayanıklı yapı ilkelerine ve yürürlükteki yönetmeliklere uygun tasarlanmış bir binanın çökme ihtimalinin çok düşük olduğunu aktardı.

Bir binanın radye temelle yapılmasının mutlaka sağlam olduğu anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Kırçıl, "Temel ve üstyapının bir bütün halinde depreme dayanıklı olarak tasarlanması kimi zaman radye temel ihtiyacı ortaya çıkartır kimi zaman başka bir temel tipi ihtiyacını ortaya çıkarabilir. Kimi zaman tünel kalıpla bunu yapabilirsiniz ama kimi zaman tünel kalıba ihtiyaç da olmayabilir. Aslında bunlar o binayı tasarlayan mühendislerin karar vereceği konulardır." ifadelerini kullandı.

Taşıyıcı sistemin binanın yapılacağı zemin koşullarına, kullanım amacına, bina kat sayısına ve bulunduğu deprem bölgesine göre tüm bu parametrelerin kombinasyonu olarak tasarlandığını belirten Kırçıl, "Önemli olan onun yürürlükteki yönetmeliğe göre tasarlanması, yerinde de tasarlanmış projeye uygun olarak imal edilmesi, o imalatın da denetlenmesidir. Bütün bunlar gerektiği gibi yerine getirilirse bir binanın depremde yıkılma olasılığı çok düşüktür." dedi.

Kırçıl, her zeminde bina yapılabildiğine dikkati çekerek, fay hattında da binanın yapılabileceğini, tasarımdan önce bütün bu risklerin hesaba katılıp ona göre planlama yapılmasının önemli olduğunu kaydetti."Önemli olan mühendisin bu kurallara uygun biçimde tasarım yapması"

"Bugün inşaat teknolojisinin geldiği nokta her yerde, her türlü yapının yapılmasına izin veriyor. Buna bir engel yok." diyen Kırçıl, her türlü bina için tasarım kurallarının deprem yönetmeliğinde ayrıntılarıyla açıklandığını anlatarak, şunları kaydetti:

"Önemli olan mühendisin bu kurallara uygun biçimde tasarım yapmasıdır ki Türkiye'de çoğu zaman bu yapılır. Bu alanda denetim eksiklikleri vardır. Projelerin, tasarımların denetlenmesiyle ilgili sıkıntılar vardır, yok diyemeyiz. Ama bizim içinde bulunduğumuz sistem sorununun en büyük sorumlusu bu projeler, bu projeleri tasarlayan mühendisler değildir. Aslında onların payı bunda en az olanıdır. Onun dışında önemli olan projenin yerinde uygulanması, yerinde uygulanırken uygun kalitede malzeme kullanılması ve bütün bunların denetlenmesi problemidir. Bunlar projelendiriliyor ama bu projeye göre yapılmıyorsa veya projeye göre yapılsa bile kullanılan malzeme kalitesi projelendirilme sırasında esas alınan malzeme kalitesinden daha düşükse orada bir problem çıkması doğaldır. Bu eksikler kimi zaman bilinçlidir kimi zaman da bilinçsizlik ve cehaletten kaynaklanabiliyor."