Bursa YTMAL’de “Şehidimden Hatıralar” Etkinliğinde Şehitlerimiz Anıldı

Yıldırım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde ‘Şehidimden Hatıralar’ adlı bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe “1 Şehit 1 Öykü 1 Şiir” kitabı yazarları önceki dönem Bursa Milletvekili Sayın Faruk Anbarcıoğlu, Makbule Acar Yeni, Sibel Koruk Ayaz, Zekiye Zümra Ak, Yüksel Akdemir ve Şifanur Özçelik Şirin, Şehit Astsubay Murat Namdar’ın Saygıdeğer Eşi Yıldız Hemşire, okulumuz öğrencisi Şehidimiz Muhammet Kotanoğlu’nun Saygıdeğer babası Sezai Kotanoğlu ve annesi Serap Kotanoğlu, Okul Müdürü Ömer Yılmaz, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

“Şehidimden Hatıralar” isimli etkinlikte Bursa Kent Konseyi, Şairler Yazarlar Çalışma Grubunun daveti ile Türkiye’nin dört bir yanından gönüllü şair ve yazarların, 64 Şehidin öyküsünü ve şiirini kaleme aldığı kitap yazarlarından Faruk Anbarcıoğlu, Makbule Acar Yeni, Sibel Koruk Ayaz, Zekiye Zümra Ak, Yüksel Akdemir ve Şifanur Özçelik Şirin “1 Şehit 1 Öykü 1 Şiir” kitabında yazmış oldukları şiirleri ve şehitlerin hayat hikayelerini dinleyicilerle paylaştı.

“Hiçbiri hayal ürünü değil”

Etkinlik moderatörlüğünü üstlenen aynı zamanda “1 Şehit 1 Öykü 1 Şiir” kitabı yazarlarından Faruk Anbarcıoğlu, yazım aşamasında şehit aileleri ile görüşmeler sonucunda edindikleri bilgilerle birlikte kitabın hazırlandığını belirtti. Anbarcıoğlu, kitabın hazırlık sürecinde gerçekleştirdikleri görüşmelerin hem kendileri için hem de acılı şehit aileleri için zor olduğunu dile getirdi: “Bu kitabı okuduğumuz zaman günlerce kendimize gelemedik… Öyle acı hatıralarla dolu hikayeler vardı ki insanın yüreği paramparça oluyordu. Genç yaştaki delikanlılarımız bu vatan ve ay yıldızlı bayrağımızı korumak uğruna şehit edildiler. Bu kitapta ütopik, hayal ürünü bir hadise yer almıyor, tamamen yaşanmış geçek hayattan alınan hikayeleri okuyacaksınız.” Ayrıca Anbarcıoğlu açılış konuşmasında, görüştükleri bir şehit ailesinin hikayesine değinerek “Acemeliği ardından izne gelen askerimiz, kardeşi ve annesinin neden evden dışarıya çıkmayıp iznini evde geçirdiğini sorgulaması üzerine ‘ben bir daha gelirsem al bayrak ile kuşlarla gelirim.’ demiştir. Bu hadise yaşandıktan aylar sonra askerimizin şehadet haberi gelmiştir. Şehidimiz ailesinin evinin önünde düzenlenen cenaze töreninde ayak ucunun baktığı yöndeki evin üstünde binlerce kuş görülmüş.” dedi. Ayrıca  Anbarcıoğlu, “1 Şehit 1 Öykü 1 Şiir” kitabının tüm gelirinin şehit ailelerine dağıtılacağını da belirtti.

Tezkeresine 6 Gün Kala Şehadet Şerbeti İçen Timur Atasever

Kitap yazarlarından Sibel Koruk Ayaz, etkinlikte yaptığı konuşmasında “Böyle bir kitapta yer almış olmaktan gurur duyuyorum. Benim henüz bir kitabım yok. Ama ömrümün sonuna kadar kitap çıkarsam bu kitabın tek harfi dahi olamaz. O kadar önemli bir kitap bizim için. Buna vesile olan sayın vekilim Faruk Anbarcıoğlu’na ve kitabın yazımında emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür ederim.” dedi. Ayaz, şehadetini yazmakla müşerref olduğu askerimiz Timur Atasever’in hayat hikayesini paylaşarak “Kendisi Erzurum’dan Bursa’ya göç eden bir ailenin evladı. Sade bir çocukluk yaşıyor Timur. Hep bir acelesi var, aceleci bir çocukmuş Timur. İlk ve ortaokulu Bursa’da okuyor. Fakat babasına yardım etmek için liseyi okumuyor. Bir tekstil firmasına girip çalışmaya başlıyor. Timur aceleci demiştik, o sene askere gitmek istiyor yaşı daha tutmadığı için askere alınmıyor. Daha sonra ailesini mahkemeye vererek yaşını büyültüp askere gidiyor. Son izine geldiğinde Timur babaannesine şöyle sesleniyor “Babaanne bana iyi bak yoksa beni bir daha sana göstermezler” diyor. Babaannesi de “O nasıl söz oğlum, neden göstermeyecekler” diyor. Timur da “Babaanne şehit  olursam üzülürsün diye beni sana göstermezler” diyor. Ailenin yüreğine bir kor düşürüp birliğine dönüyor Timur Atasever ve teskeresine 6 gün kala şehadet şerbetini içiyor.”  dedi.

Komşu Kızının Rüyasına Giren Şehidimiz Emrah Duran

Şehit Emrah Duran için yazdığı şiiri dinleyicilerle paylaşan Şifanur Özçelik Şirin, şehidimizin hikayesini paylaşarak “Şehidimiz Emrah Duran aslen Yozgatlı ve Yozgat’tan göç edip Bursa’ya yerleşen bir ailenin evladı. Emrah ailesi tarafından mahalleli tarafından hep çok sevilen bir çocuk olmuştur. Emrah’ın ilginç bir öyküsü var. Emrah askerden izine geldiğinde ailesi ile birlikte otururken halasını arıyor ve halasına “iyi günler teyzeciğim, ben Emrah Duran’ın komutanıyım evladınız şehit oldu, haber vermek için aradım” diyor ve telefonu kapatıyor. Halası o anda ağlıyor ve bunu kardeşine nasıl söyleyeceğini düşünüyor. Emrah çok geçmeden tekrardan halasını arıyor “hala, şaka yaptım ben Emrah. Şehit olmadım halacım, izne geldim ben sende gel bize, çay içelim” diyor. Aslında her şehit bir şekilde şehadet provası yapıyor. şehit olduktan sonra öncelikle annesi sürekli ağlıyor. Can ciğer dayanır mı dayanmaz bu acıya. Bir gün komşularının kızı kapıyı çalıp Emrah’ı rüyasında gördüğünü ve annesinin ağlamasını istemediğini ve bulunduğu yerin çok güzel olduğunu söylediğini iletmiştir. Şehidimizin bahsi çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Eren Bülbül’ün Annesi ile Canlı Bağlantı Gerçekleştirildi

Kitap yazarlarından bir diğeri Makbule Acar Yeni, eşinin bir zamanlar Yıldırım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmenlerinden olduğunu ifade ederek eşini kanserden kaybettiğini dile getirerek sözlerine başladı. Kitapta şehidimiz Eren Bülbül’ü kaleme alan Yeni, “Yıl 2002. Sarı saçlı mavi gözlü bir çocuk dünyaya geldi. Karadeniz  Maçka’da ailenin 11. çocuğunun adını Eren koydular. Hak yolunda erenlerden, cennete girenlerden olsun diye. Bugün tarih 2022. Eğer Eren yaşıyor olsaydı askerlik çağı gelmiş olacaktı. Eren Bülbül,  11 ağustos 2017 yılında Maçka’da Köprüyanı köyünde evinin önünde hainlerin kurşunları sonucu şehit oldu. Eren’in çok çileli bir hayatı vardı. Hep zorluklarla büyüdü, özellikle babası vefat ettikten sonra evin büyük yükünü o taşıyordu.” ifadelerini kullandı. Etkinlikte Eren’in annesi Ayşe hanım ile canlı bağlantı gerçekleştirildi. Eren’den gözleri dolu dolu bahseden Ayşe Hanım, “Benim 8 tane kız çocuğum var. 5 tane de erkek çocuğum var. En başarılısı Eren’im idi. Her zaman ne yapacağını çok iyi bilirdi Eren’im. Eren’in annesi olduğum için çok gururluyum, mutluyum. Bizim en mutlu günümüz akşamları bütün aile bir araya geldiğimiz zamanlardı. Eren’im çocuklarımın en küçüğüydü ama en azimlilerindendi. 15 yaşındaydı ama sanki büyüktü.  Babası vefat ettikten sonra Eren kardeşlerine babalık etti. Eren’in evde bir gün dinlendiği gün yoktu, okullar kapanınca hemen gider çalışırdı. Eren’im gerçekten çok zorlu şartlarda büyüdü ve Eren’im hep şehitliği istiyordu çünkü vatanını milletini gönülden seven bir çocuktu.” dedi.

“Şehit Olursam, Annem Babam Ağlamasın!”

Yüksel Akdemir, kitapta kapı komşusu olan şehidimiz Ürfani Tazegüllü’nün hikayesini ve ona itafen yazdığı şiirini kaleme almıştır. Etkinlikteki konuşmasında “Erzurum’dan Bursa’ya göç etmiş bir ailenin çocuğu olan Ürfani Tazegüllü şehidimiz, doğduğunda daha şanssız doğmuş nüfus müdürü ismini yazarken yanlışlık yapmıştır, normalde ismi İrfan’dır. Efendi ve saygılı bir çocuktur Ürfani. Ürfani arkadaşlarına ‘Ben şehit olursam anneme babama söyleyin, ağlamasınlar! Benim bu vatana canım feda olsun!’ diyor. Şırnak’ta şehit olmuştur.” ifadelerini kullandı.

“Çok Çaresiz Kaldım, Eşim Gözümün Önünde Şehit Oldu”

Şehit Astsubay Murat Namdar’ın Saygıdeğer Eşi Yıldız Hemşire, etkinliği düzenleyenlere teşekkürle söze başlayarak salonu dolduran gençlere vatanını koruyup kollamaları noktasında tavsiyelerde bulundu. Yaşadıkları kara günü anlatan Yıldız Hemşire, “Ben 21, eşim ise 23 yaşındaydı. İkimizde çok gençtik. Ben hemşire olmuştum eşim de astsubaydı. Ben insanların hayatlarını kurtarıyordum oda vatanını milletini bayrağını kurtarmaya, korumaya çalışıyordu. İkimizde vatanımız halkımız için uğraşıyorduk. Evlendikten bir sene sonra bebeğimiz olmuştu. Eşimde yetimdi. Babasızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu ve erkek çocuğumuzun olacağını öğrendiğimizde bana sarılarak ‘benim babam olmadı yetim büyüdüm ama çocuğumun her zaman arkasında olacağım, her zaman onun yanında olacağım, oğlumu da vatanını milletini seven bir vatandaş olarak yetiştireceğim’ dedi. O kara gün kayınvalidemi ziyarete gidiyorduk. Yolda giderken yolumuzu teröristler kesti. Teröristler eşimi yanımdan aldılar. Onu almamaları için çok yalvardım. Çok mert, kahraman bir askerdi. Eşine çocuklarına kimsesinin dokunmamasını istiyordu. Döndü onlara ‘sizin derdiniz benimle eşimle çocuğuma dokunmayın’ dedi ve eşimi orada gözlerimin önünde vurdular, şehit ettiler. Evladım büyüdü. Şimdi 27 yaşında, vatanını milletini seven başarılı bir evlat oldu. Bu ülkenin sizin gibi gençlere ihtiyacı var. Nice canlar şehit oldu, nice canlar gitti! Sizler de onların bıraktıkları değerlere sahip çıkacaksınız bundan sonra…” dedi.