Bayındır Sağlık Grubundan miyomun belirtileri ve tedavi yöntemlerine ilişkin değerlendirme

İSTANBUL (AA) - Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Turgut Var, miyomların genellikle belirti vermediğini ancak bazı durumlarda aşırı adet kanaması ve ağrı gibi şikayetlere yol açabileceğini bildirdi.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, kadınlarda sıklıkla görülen miyomlar, rahim içinde bulunan iyi huylu tümörler olarak tanımlanıyor. Genetik faktörler, aile öyküsü, erken adet görme ve obezite gibi etkenler miyom oluşumuna neden olabiliyor. Çoğu zaman belirti vermeyen ve rahatsızlık yaratmayan bu tümörler, kadınların sağlığını ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilecek şikayetlere yol açabiliyor. Miyomlar, yeri ve büyüklüklerine bağlı olarak hamile kalmayı da olumsuz etkileyebiliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Prof. Dr. Turgut Var, aşırı adet kanamasının ve ağrının miyomun en sık gözlenen belirtilerinden olduğunu, ancak çoğu miyomun ise hiçbir belirti göstermediğini belirtti.

Miyomların rahmin üstünde, rahim kas tabakasında veya rahmin içinde olabildiğinin bilgisini paylaşan Var, bulunduğu yere ve büyülüğe göre şikayetlerin değişebileceğini aktararak, miyomların belirtilerini şu şekilde sıraladı:

"Adet kanamalarında artış veya uzama, aşırı adet kanaması, adet dönemi aralıklarında kısalma, adet dışı kanama, pelvik ağrı veya basınç hissi, idrar yaparken zorluk veya sık idrara çıkma hissi, kabızlık veya ishal, karın şişkinliği, sırt ağrısı veya bacaklarda ağrı."

Var, miyomun, genellikle kadınların 40'lı yaşlarında ortaya çıktığının altını çizerek, miyomların kesin nedeninin tam olarak bilinmemekle birlikte, birkaç faktörün miyomların oluşumunda rol oynadığını düşünüldüğünü anlattı.

Östrojen hormonunun, miyomların büyümesinde etkili olabileceğine dikkati çeken Var, "Genetik faktörler, aile öyküsü, erken adet görme ve obezite gibi faktörler de miyom oluşumuna neden olabiliyor. Miyomlar yeri ve büyüklüklerine bağlı olarak hamile kalmayı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca gebe hastalarda kanama, düşük ve erken doğum gibi problemlere neden olabilir." ifadelerini kullandı.

Var, halk arasından oldukça merak edilen bir konu olan miyomun kansere dönüşüp dönüşmediğine ilişkin, miyomların, iyi huylu tümörler olduğunu ve kanserleşmediklerini, ameliyat sonrası patolojisi sarkomun (rahim kanseri) ise baştan beri kanser olduğunu ve sarkomların nadir görülen tümörler olduğunu ifade etti.

- "Pelvik muayene yapılarak miyomların varlığı tespit edebiliyor"

Miyom tanısının, fiziksel muayene ve görüntüleme testleriyle konulabildiğini vurgulayan Var, şunları kaydetti:

"Pelvik muayene yapılarak miyomların varlığı tespit edebiliyor. Rahimde ve pelvik bölgede sertlikler ve nodüller hissedilebiliyor. Ultrasonografi, miyomların boyutunu ve konumunu belirlemek için en sık kullanılan görüntüleme testi. Ayrıca, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) da teşhiste kullanılabiliyor. Miyomların çoğu hiçbir belirti vermez ve rahatsızlık yaratmaz. Bu hastalar 6 ay arayla ultrasonla takip edilmelidir. Miyomlar kanama, pelvik ağrı ve bası bulguları yaparsa ve çok hızlı büyüyorsa mutlaka cerrahi tedaviye başvurulması gerekir."

Var, miyoma bağlı kanamalarda kanamayı kesmek ve azaltmak için hormonal tedaviler kullanıldığını ifade ederek, "Miyomun tedavisi myomektomidir. Myomektomi açık ameliyat, laparoskopi (kapalı ameliyat) ve histeroskopi (histereskop adı verilen ince, ışıklı ve esnek tüp kullanılarak rahmin iç duvarındaki miyomlar için uygulanan işlem) ile yapılabiliyor. Miyomun büyüklüğüne, sayısına ve yerleşim yerine göre bu yöntemlerden biri seçilebiliyor. Menopoza yakın dönemlerde histerektomi de uygulanabilir bir yöntem." değerlendirmesinde bulundu.